1970'li yıllardı. İstanbul'da Türkiye Kupası çeyrek finali vardı. Fenerbahçe ile ikinci ligde şampiyonluğa oynayan Trabzonspor takımları karşı karşıya gelecekti. Saha nasıl bir balçıkdı, inanılmaz.
O gün o berbat havada Trabzonspor Fenerbahçe'yi devirip tur atladı. O sene de zaten birinci lige yükseldi.
Trabzonspor 'un yıllara dayanan 'efsane'si de işte bu maçla başladı.
1976 yılında MİLLİYET gazetesınde çalışıyordum. Gazetede Reha Erus ve İhsan Topaloğlu'ndan oluşan yabancı masası vardı. Reha Erus İtalya doğumlu idi. İtalyanca ve İngilizce'si ana diliydi. İtalya'da okumuştu. İhsan St.Benoıt mezunuydu. Fransızca ve İngilizcesi müthişdi. Ben St. Georg'luydum. Bende Almanca, İngilizce ve İtalyanca vardı. İtalyanca'yı da Latince okurken kafama takmıştım. Sonraki yıllarda Tepebaşı'ndaki 'Centro di Studi İtalıanı'ye 1.5 sene gidip öğrenmiştim.
Ekip buydu. Hergün dünyanın dört bir tarafından gazeteler gelir, tercümeler yapılırdı.
O yıllarda rahmetli Namık Sevik müdürümüzdü. Trabzonspor ne olursa olsun gazeteler için taşradır. O yüzden Namık Sevik hergün bizi yanına çağırır ve bizden fazla sayıda tercüme yapmamızı isterdi.
Reha Erus İtalya'dan ben de Almanya'dan getirdiğimiz haberleri İhsan Topaloğlu'nun L'Equıpe'den yaptıkları ile birleştirirdık.
Yani ertesi günler MİLLİYET'in spor sayfasında tamamen Avrupa ve dünya haberleri çıkardı. "Juventus'da büyük transfer", "Almanya'da bilmem ne...", "Fransa'da falan filan" gibi...
Bunun nedeni de Trabzonspor'du. Çünkü İstanbul'daki Fenerbahçeli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlılar Trabzon'la hiç ilgilenmıyorlardı. Bunu bir başka nedeni de 'Üç Büyüklerin' lige sürekli havlu atmalarıydı.
Trabzonspor geçen yıl öyle ya da böyle Türkiye Süper Ligi'ni kazandı. Geçtiğimiz yıla bakınca hep aklıma 1970'lı 80'lı yıllar gelir. Yani 'Üç Büyüklerin' olmadığı yıllar. Trabzonspor geçen yıl bundan yararlandı ve şampiyon oldu.
Başkan Ahmet Ağaoğlu'nu yıllardır tanırım. Daha önceleri de golf sporundan. Son derece akılllı, dürüst ve ne yaptığını bilen bir adamdır.
Bir süredir Trabzon yönetiminde bir çekişme vardı. Yönetimin bir kısmı Abdullah Avcı'yı istemiyordu. Aradaki anlaşmazlık yüksek boyutlara varıp kongre yapalım gibi bir fikir ortaya atılınca bastı istıfayı bıraktı. Tabii bunda Abdullah Avcı ile yapılan üç yıllık sözleşmenin de neden olduğunu varsaymamız lazım ...
Ancak bugünlere öyle aniden gelinmedi.
Teknik direktör Abdullah Avcı'nın geçen sene başarılı olan kadroyu dağıtması, yanlışlarında ısrar etmesi, sivri oyuncularla anlaşamaması (Hamsik gibi) taktik hatalar, takımın çok yavaş oynaması ve en son kaybedilen Basel maçı...
Bu nedenler Ağaoğlu'nun istifasına kadar gitti.
Peki şimdi ne olacak?
Trabzonspor olağanüstü kongreye gidecek. Yeni bir aday çıkacak. O başkan olacak ve 'devran' dönecek.
Peki Avcı ne yapacak ? O da üç yıllık tazmınatını nasıl alırımın hesaplarını yapacak.
Hoşcakalın
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ferhan Tezcan
Trabzonspor'da gerçek ne?
1970'li yıllardı. İstanbul'da Türkiye Kupası çeyrek finali vardı. Fenerbahçe ile ikinci ligde şampiyonluğa oynayan Trabzonspor takımları karşı karşıya gelecekti. Saha nasıl bir balçıkdı, inanılmaz.
O gün o berbat havada Trabzonspor Fenerbahçe'yi devirip tur atladı. O sene de zaten birinci lige yükseldi.
Trabzonspor 'un yıllara dayanan 'efsane'si de işte bu maçla başladı.
1976 yılında MİLLİYET gazetesınde çalışıyordum. Gazetede Reha Erus ve İhsan Topaloğlu'ndan oluşan yabancı masası vardı. Reha Erus İtalya doğumlu idi. İtalyanca ve İngilizce'si ana diliydi. İtalya'da okumuştu. İhsan St.Benoıt mezunuydu. Fransızca ve İngilizcesi müthişdi. Ben St. Georg'luydum. Bende Almanca, İngilizce ve İtalyanca vardı. İtalyanca'yı da Latince okurken kafama takmıştım. Sonraki yıllarda Tepebaşı'ndaki 'Centro di Studi İtalıanı'ye 1.5 sene gidip öğrenmiştim.
Ekip buydu. Hergün dünyanın dört bir tarafından gazeteler gelir, tercümeler yapılırdı.
O yıllarda rahmetli Namık Sevik müdürümüzdü. Trabzonspor ne olursa olsun gazeteler için taşradır. O yüzden Namık Sevik hergün bizi yanına çağırır ve bizden fazla sayıda tercüme yapmamızı isterdi.
Reha Erus İtalya'dan ben de Almanya'dan getirdiğimiz haberleri İhsan Topaloğlu'nun L'Equıpe'den yaptıkları ile birleştirirdık.
Yani ertesi günler MİLLİYET'in spor sayfasında tamamen Avrupa ve dünya haberleri çıkardı. "Juventus'da büyük transfer", "Almanya'da bilmem ne...", "Fransa'da falan filan" gibi...
Bunun nedeni de Trabzonspor'du. Çünkü İstanbul'daki Fenerbahçeli, Galatasaraylı ve Beşiktaşlılar Trabzon'la hiç ilgilenmıyorlardı. Bunu bir başka nedeni de 'Üç Büyüklerin' lige sürekli havlu atmalarıydı.
Trabzonspor geçen yıl öyle ya da böyle Türkiye Süper Ligi'ni kazandı. Geçtiğimiz yıla bakınca hep aklıma 1970'lı 80'lı yıllar gelir. Yani 'Üç Büyüklerin' olmadığı yıllar. Trabzonspor geçen yıl bundan yararlandı ve şampiyon oldu.
Başkan Ahmet Ağaoğlu'nu yıllardır tanırım. Daha önceleri de golf sporundan. Son derece akılllı, dürüst ve ne yaptığını bilen bir adamdır.
Bir süredir Trabzon yönetiminde bir çekişme vardı. Yönetimin bir kısmı Abdullah Avcı'yı istemiyordu. Aradaki anlaşmazlık yüksek boyutlara varıp kongre yapalım gibi bir fikir ortaya atılınca bastı istıfayı bıraktı. Tabii bunda Abdullah Avcı ile yapılan üç yıllık sözleşmenin de neden olduğunu varsaymamız lazım ...
Ancak bugünlere öyle aniden gelinmedi.
Teknik direktör Abdullah Avcı'nın geçen sene başarılı olan kadroyu dağıtması, yanlışlarında ısrar etmesi, sivri oyuncularla anlaşamaması (Hamsik gibi) taktik hatalar, takımın çok yavaş oynaması ve en son kaybedilen Basel maçı...
Bu nedenler Ağaoğlu'nun istifasına kadar gitti.
Peki şimdi ne olacak?
Trabzonspor olağanüstü kongreye gidecek. Yeni bir aday çıkacak. O başkan olacak ve 'devran' dönecek.
Peki Avcı ne yapacak ? O da üç yıllık tazmınatını nasıl alırımın hesaplarını yapacak.
Hoşcakalın