• Fenerbahçe haberleri
  • Galatasaray haberleri
  • Beşiktaş haberleri
  • Trabzonspor haberleri
  • Adana Demirspor haberleri
  • Ankaragücü haberleri
  • Antalyaspor haberleri
  • Fatih Karagümrük haberleri
  • Gaziantepspor haberleri
  • Giresunspor haberleri
  • Hatayspor haberleri
  • Kasımpaşa haberleri
  • Kayserispor haberleri
  • Konyaspor haberleri
  • Medipol Başakşehir haberleri
  • Sivasspor haberleri
  • Ümraniyespor haberleri
  • İstanbulspor haberleri

Son Dakika

    Lale Orta'lığı toparlar mı?

    Yazının Giriş Tarihi: 03.02.2023 11:46
    Yazının Güncellenme Tarihi: 03.02.2023 11:46

    Mutluluk en yalın  deyimiyle yaşamdan tam hoşnut olmaktır. Buna sürekli bir kıvanç hali de diyebiliriz. Filozoflar yüzyllarca yaşamın  amacı olarak mutluluğun sunmuşlardır. 

    Çağımızda olumsuz koşullar içindeki insan mutluluğu düşünürken ister istemez kötümser olabilir. 

    Sorularda  ona  göre  gelir tabiiki.

    Özgür  insan  zorunlu  olarak mutlu mudur? 

    Tek  başına akıl  mutluluğa götürür mü?

    Yoksa mutluluğa  ulaşmak  için özel  bir çaba mı harcamalı?

    Tek başına mutlu olamıyacağımıza göre mutluluk bireyib aşan bir başka sorun mudur?

    Özünde şu soru önümüze çıkar: Mutluluk bir hak mıdır?

    İlkçağ Yunan felsefesi doğanın kökeni üzerinde ilk araştırmalarının arkasından insana yönelmiş ve hemen tümüyle bir mutluluk felsefesi giderek bir mutluluk ahlakı olmuştur. 

    Ne var ki o yüzyılların filozofları (Socrates, Herakles, Pluton) gibi konuyu bireysel açıdan değerlendirmişlerdir. Hemen hepsinde de  mutluluk  bir  'ruhsal rahatlık' olarak karşılarına çıkmıştır.

    Mutluluk bugün de bundan farklı değildir. 

    Hele hele insanların sosyal yaşamlarında uğraştıkları, çaba harcadıkları ve ilgi duydukları ne varsa hepsi bize mutluluk olarak döner. Eğer sonunda başarısızlık ve yenilgii varsa bu hüzüne , bıkkınlığa ve vurdumduymazlığa kadar gidebilir. 

    Ne  gibi? Tabiiki futbol...

    Herkesin tuttuğu bir kulübü olabilir. Mesela ben sıkı bir Galatasaray'lıyımdır. MILLIYET gazetesinde hem Sami Kohen ve Murat Bardakçı ile  çalışırken 1981 yılında Galatasaray yazarı ve muhabiri olarak  göreve getirilmiştim.

    İlk dış görevim Finlandiya'nın Lahti kentiydi. Galatasaray orada maçı kazandığı zaman çok mutlu olmuştum. 

    Genellikle  yazar kesimi kazanan takımını öve öve bitiremez. Ama  başarısızlıkla karşılaştımı yerden yere vurmaktada gecikmez. Ve bu  ikilem arasında gider gelir. 

    Futbolun hala içindeyim. Bundan üç-beş gün önce MHK Başkanı Sabri Çelik'in istifası üzerine bu kurumun başına Lale Orta getirildi. 

    Sordum. Türkiye'de 10 yılda 8'inci MHK kurulu imiş. Bu Avrupa'da böyle değil.

    Sonra düşündüm. Lale Orta ne yapar diye. Geçmişde çok iyi maçlar yönetmiş, çok  başarılıymış, futbolu çok iyi biliyormuş falan...  Bunları geç. Türkiye'de 85 milyon insan futbolu biliyor. Ya da bildiğini zannediyor. 

    Ligde 22 hafta geride kalıyor. Ortalık toz-duman ollmak üzere. Jesus kırmızı karta kadar gitti. MHK'nin elinde elit hakem sayısı çok az. 
    Bir Halil Umut Meler ellerinde kalmış. Derseniz ki bu hakemleri Lale Orta toparlar. O zaman gülerler demeyeyim ama 'tebessüm' edebilirler. Yani aşağıdan  Murat Sancak yukardan Ali Koç bağıracak sağdan Ahmet Nur Çebi soldan Ahmet Ağaoğlu gelecek. Dursun  Özbejk de bunlara  katılacak.

    Aman  aman... Düşünmek  bile  istemiyorum.
    Allah Lale  Orta kardeşime sabir ve güç versin. Bu öyle kimsenin 'toparlayacağı' bir oluşum değil.

    Hoşcakalın

    Yükleniyor..
    Yorum Ekle
    Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
    Yorumlar
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.