İnsanı insan yapan emektir. Emek, azmin, inancın, aklın, çalışmanın ve hedefin bir sonucudur. Yüzyıllar boyu insanoğlu emek sarf ederek bir yerlere varmıştır. Emek ve azim yanyana koşarak giderler. Felsefede emeğin yeri büyüktür. Nietsche, Kant, Hegel, Descartes, Leibnitz emek için birçok ifadeler kullanmışlardır. Müthiş bir emek göstererek zirveye çıkan insanların sayısı az değildir. Bizimde anlatacağımız kişi bir azmin ve emeğin ortaya çıkardığı futbol yıldızıdır.
Adı Franck Ribery bu futbol starının. Yollu Türkiye'den geçen bir futbol ustasının hayatla olan macerası çok kötü başlar. Fransa'nın kuzey kıyılarında yer alan Boulounge Sur-Mer'de (deniz kıyısı) doğan Ribery 2 yaşında iken ciddi bir trafik kazası geçirir.
Adeta ölümden dönmüştür. Yüzüne tam 100 dkişi atılır. Onlarca gün hastaneden çıkamaz.
Büyüdükçe yüzü pek düzelmez. Hatta ona takma ad koyarlar:
"Scarface-Yaralı yüz"
Ribery o günleri şöyle ifade ediyor; "Ya kötü bir insan olacaktım ya da iyi. Ben iyi bir çocuk oldum. Hiçbir zaman köşeye çekilip ağlamadım."
Ribery, Boulounge kentinde futbola başlar. Yaralı yüzüyle barışık olması onu futbola yöneltmiştir. Çabukluğu ve tekniği ile bir anda gözde olur. Sonra Lille alt yapısına girer. Oradan Ales derken sonunda Metz ile profesyonel sözleşme imzalar. Artık para kazanmaya başlamıştır. Bu Metz kulvarı bir gün onu Türkiye ile tanıştırır.
Galatasaray. O zamanın önemli yöneticilerinden Bülent Tulun, Fransa'nın Metz takımın oynayan bu yıldızı sarı-kırmızılı takıma getirir. Ribery genç bir futbolcudur. Her maçta forma giymez. Ama bir maç var ki işte o maçla herkesin gönlünde taht kurar. Fenerbahçe ile oynana kupa finalinde bir gol atar bir de asist yapar. Ribery manşetlere çıkar. 1 Ocak 2005'te menajeri ve Galatasaray birbirlerine girer. Yönetici Bülent Tulun zaten boksördür. Menajeri feci bir şekilde döver ancak olay kapatılır.
Ribery'e Marsilya teklif yapar. İki yıllık Marsilya macerasından sonra Bayern Münih'e transfer olur. Tam 12 yıl Bayern forması giyer. Bu arada 80 kez de Fransa formasıyla top koşturur. Avrupa'da yılın oyuncusu ünvanları, en başarılı futbolcu ödülleriyle bir ömür geçirir. Sonra dizinde sakatlıklar başlar. Önce Fiorentina'ya ordan Salernitana'ya transfer olur.
Salernitana'yı küme düşmekten kurtarır ve geçtiğimiz yılın sonlarında emekli olduğunu açıklar.
2006 yılında adını değiştirerek Bilal Muhammed olur. Karısı Belhami, Cezayirlidir. Çocukları olur.
Eski Franck yeni Bilal Muhammed Ribery şimdi Fransa'da yaşıyor. İslamiyetin kurallarına göre bir yaşam biçimi içinde o sakin hayatını sürdürüyor. Ve şöyle diyor:
"İslamiyet ile kendimi buldum. Kendimi çok güçlü hissediyor. Yaşam benim için artık çok farklı"
Hoşçakalın
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ferhan Tezcan
BİR HAZİN HİKAYE
İnsanı insan yapan emektir. Emek, azmin, inancın, aklın, çalışmanın ve hedefin bir sonucudur. Yüzyıllar boyu insanoğlu emek sarf ederek bir yerlere varmıştır. Emek ve azim yanyana koşarak giderler. Felsefede emeğin yeri büyüktür. Nietsche, Kant, Hegel, Descartes, Leibnitz emek için birçok ifadeler kullanmışlardır. Müthiş bir emek göstererek zirveye çıkan insanların sayısı az değildir. Bizimde anlatacağımız kişi bir azmin ve emeğin ortaya çıkardığı futbol yıldızıdır.
Adı Franck Ribery bu futbol starının. Yollu Türkiye'den geçen bir futbol ustasının hayatla olan macerası çok kötü başlar. Fransa'nın kuzey kıyılarında yer alan Boulounge Sur-Mer'de (deniz kıyısı) doğan Ribery 2 yaşında iken ciddi bir trafik kazası geçirir.
Adeta ölümden dönmüştür. Yüzüne tam 100 dkişi atılır. Onlarca gün hastaneden çıkamaz.
Büyüdükçe yüzü pek düzelmez. Hatta ona takma ad koyarlar:
"Scarface-Yaralı yüz"
Ribery o günleri şöyle ifade ediyor; "Ya kötü bir insan olacaktım ya da iyi. Ben iyi bir çocuk oldum. Hiçbir zaman köşeye çekilip ağlamadım."
Ribery, Boulounge kentinde futbola başlar. Yaralı yüzüyle barışık olması onu futbola yöneltmiştir. Çabukluğu ve tekniği ile bir anda gözde olur. Sonra Lille alt yapısına girer. Oradan Ales derken sonunda Metz ile profesyonel sözleşme imzalar. Artık para kazanmaya başlamıştır. Bu Metz kulvarı bir gün onu Türkiye ile tanıştırır.
Galatasaray. O zamanın önemli yöneticilerinden Bülent Tulun, Fransa'nın Metz takımın oynayan bu yıldızı sarı-kırmızılı takıma getirir. Ribery genç bir futbolcudur. Her maçta forma giymez. Ama bir maç var ki işte o maçla herkesin gönlünde taht kurar. Fenerbahçe ile oynana kupa finalinde bir gol atar bir de asist yapar. Ribery manşetlere çıkar. 1 Ocak 2005'te menajeri ve Galatasaray birbirlerine girer. Yönetici Bülent Tulun zaten boksördür. Menajeri feci bir şekilde döver ancak olay kapatılır.
Ribery'e Marsilya teklif yapar. İki yıllık Marsilya macerasından sonra Bayern Münih'e transfer olur. Tam 12 yıl Bayern forması giyer. Bu arada 80 kez de Fransa formasıyla top koşturur. Avrupa'da yılın oyuncusu ünvanları, en başarılı futbolcu ödülleriyle bir ömür geçirir. Sonra dizinde sakatlıklar başlar. Önce Fiorentina'ya ordan Salernitana'ya transfer olur.
Salernitana'yı küme düşmekten kurtarır ve geçtiğimiz yılın sonlarında emekli olduğunu açıklar.
2006 yılında adını değiştirerek Bilal Muhammed olur. Karısı Belhami, Cezayirlidir. Çocukları olur.
Eski Franck yeni Bilal Muhammed Ribery şimdi Fransa'da yaşıyor. İslamiyetin kurallarına göre bir yaşam biçimi içinde o sakin hayatını sürdürüyor. Ve şöyle diyor:
"İslamiyet ile kendimi buldum. Kendimi çok güçlü hissediyor. Yaşam benim için artık çok farklı"
Hoşçakalın