Mutluluk en yalın deyimiyle yaşamdan tam hoşnut olmaktır. Sürekli bir kıvanç halide diyebiliriz. Filozoflar yüzyıllarca yaşamın amacı olarak mutluluğu sunmuşlardır. Çağımızda olumsuz koşullar içindeki insan mutluluğu düşünürken ister istemez kötümse bir kıvama gelir.
Buna karşın soracağımızm sorular vardır.
Mesela özgür olan insan zorunlu olarak mutlu mudur?
Mesela tek başına akıl mutluluğa götürür mü?
Yoksa mutluluğu bulmak için özel bir çaba mı harcamalı ?
Burdan yola çıkarak şu soruyu sorabiliriz: Mutluluk bir hak mıdır?
İlginçtir mutluluk anlamına göre Yunancada 'endalmonıa' Latince'de 'Felicita' İngilizce'de 'Happiness' Almanca'da 'Glückseligkeıt' Fransızca'da 'bonheur' diye adlandırılır.
Arapça'da 'saadet' demektir. Yani bizdeki saadet...
Türkçe'de 'mut' bütün isteklerin yerine getirilmesi demektir.
Mutluluk kavramı bolluk içinde yaşama isteğinden doğmuştur. Felsefe tarihinde, bütün ilkçağ felsefesine damgasını vuran mutluluğu insan yaşamının amacı olarak bakan bir anlayıştan hrıstıyanlıkla beraber dünyamızı mutsuzluğun dünyası olarak gören daha çok kötümser bir anlayışa itmiştir.
İnsanlar yaşarken de Allah'a gönül verip onun bağışını bekleyerek de mutlu olabilirler. Ancak öbür dünya da mutluk olmak, bu dünyada mutsuz olamtan geçecektir.
Aristotales'den İngiliz Clarke'a, Voltaire'den Nietzsche'ye kadar bircok filozof mutluluğa çeşitli kavramlar getirmişler ve soyut ve somut şekilde anlatmışlardır.
İlginçtır ki, Fransız Devrimi'nin tam orta yerinde çıkarılmış Fransız anayasası'nın birinci maddesı çok değişiktir.
"Toplumun amacı ortak mutluluktur"
Evet. Mutluluk ile anlatacaklarımız sadece bunlardan ibaret olamaz.
6 Şubat günü ve sonrası başımıza gelenler bizi büyük bir mutsuzluğun içine itti. Enkazlardan çıkarılanlar, çıkarılamayanlar... Kurtulanlar, kurtulamayanlar... Tabii 50 binlere yaklaşan ama onu da gececeğine inanılan daha nice vefatlar.
Türkiye böylesi bir felaket görmedi. 30 katrilyon enerji güçlü bir baskı 1945'de Amerikalı 'Oppenheımer' tarafından yapılan ve Hıroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombasında bile olmadı.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük felaketi desek abartmamış oluruz. 85 milyon şimdi bizde de olur mu telaşı içinde. Yani mutluluk falan kalmadı. Ülke tam bir 'travma' içinde .
85 milyonun böyle bir hezeyan ve heyecan içine girmesi ne kadar çabuksa, bundan kurtulması da bir o kadar zor olur.
Bu hafta futbola dönüş başladı. Önümüzdeki hafta ligler başlıyor. Ölen futbolcular var. Bir futbolcu bu ne kadar kafasından atabilir bilemiyoruz . Ama bildiğimiz şu ki bu acı asırlar boyu akıldan çıkmayacak.
Hoşcakalın
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ferhan Tezcan
85 milyonluk 'travma'
Mutluluk en yalın deyimiyle yaşamdan tam hoşnut olmaktır. Sürekli bir kıvanç halide diyebiliriz. Filozoflar yüzyıllarca yaşamın amacı olarak mutluluğu sunmuşlardır. Çağımızda olumsuz koşullar içindeki insan mutluluğu düşünürken ister istemez kötümse bir kıvama gelir.
Buna karşın soracağımızm sorular vardır.
Mesela özgür olan insan zorunlu olarak mutlu mudur?
Mesela tek başına akıl mutluluğa götürür mü?
Yoksa mutluluğu bulmak için özel bir çaba mı harcamalı ?
Burdan yola çıkarak şu soruyu sorabiliriz: Mutluluk bir hak mıdır?
İlginçtir mutluluk anlamına göre Yunancada 'endalmonıa' Latince'de 'Felicita' İngilizce'de 'Happiness' Almanca'da 'Glückseligkeıt' Fransızca'da 'bonheur' diye adlandırılır.
Arapça'da 'saadet' demektir. Yani bizdeki saadet...
Türkçe'de 'mut' bütün isteklerin yerine getirilmesi demektir.
Mutluluk kavramı bolluk içinde yaşama isteğinden doğmuştur. Felsefe tarihinde, bütün ilkçağ felsefesine damgasını vuran mutluluğu insan yaşamının amacı olarak bakan bir anlayıştan hrıstıyanlıkla beraber dünyamızı mutsuzluğun dünyası olarak gören daha çok kötümser bir anlayışa itmiştir.
İnsanlar yaşarken de Allah'a gönül verip onun bağışını bekleyerek de mutlu olabilirler. Ancak öbür dünya da mutluk olmak, bu dünyada mutsuz olamtan geçecektir.
Aristotales'den İngiliz Clarke'a, Voltaire'den Nietzsche'ye kadar bircok filozof mutluluğa çeşitli kavramlar getirmişler ve soyut ve somut şekilde anlatmışlardır.
İlginçtır ki, Fransız Devrimi'nin tam orta yerinde çıkarılmış Fransız anayasası'nın birinci maddesı çok değişiktir.
"Toplumun amacı ortak mutluluktur"
Evet. Mutluluk ile anlatacaklarımız sadece bunlardan ibaret olamaz.
6 Şubat günü ve sonrası başımıza gelenler bizi büyük bir mutsuzluğun içine itti. Enkazlardan çıkarılanlar, çıkarılamayanlar... Kurtulanlar, kurtulamayanlar... Tabii 50 binlere yaklaşan ama onu da gececeğine inanılan daha nice vefatlar.
Türkiye böylesi bir felaket görmedi. 30 katrilyon enerji güçlü bir baskı 1945'de Amerikalı 'Oppenheımer' tarafından yapılan ve Hıroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombasında bile olmadı.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük felaketi desek abartmamış oluruz. 85 milyon şimdi bizde de olur mu telaşı içinde. Yani mutluluk falan kalmadı. Ülke tam bir 'travma' içinde .
85 milyonun böyle bir hezeyan ve heyecan içine girmesi ne kadar çabuksa, bundan kurtulması da bir o kadar zor olur.
Bu hafta futbola dönüş başladı. Önümüzdeki hafta ligler başlıyor. Ölen futbolcular var. Bir futbolcu bu ne kadar kafasından atabilir bilemiyoruz . Ama bildiğimiz şu ki bu acı asırlar boyu akıldan çıkmayacak.
Hoşcakalın