İspanya maçı çok önemli ama gözüm kulağım Bosna’da. Belçika’da aldıkları 4-2’lik galibiyetle üstümüze çıkmışlardı. Yani grupta ikincilik avantajı onlara geçmişti. Bir anda maç haberini aldık Bosna’dan. 22 dakika içinde 2 gol sığdırmışlardı Belçika kalesine. Bizim için daha da önem kazanmıştı İspanya karşılaşması... Fatih Terim bir gün önce, “Kadroda değişime gidebilirim” demişti ama Ali Sami Yen’de sürpriz çıkmadı. Oyuncular ve taktik formatta en ufak bir sapma yoktu. Olması gereken de buydu. Ağır başlı futbol oynuyorduk. İspanyollar üstümüze üstümüze gelse de, tesir sahaları sınırlıydı. Volkan’ın biri kedi kaleci çevikliği, diğeri ustalık kokan kurtarışı Ay Yıldızlı gençlerimize güven tazeledi. Orta alanda Mehmet, Emre çalışkanlığına, Tuncay ve Arda’nın dinamizmi katılınca oyuna ortak olduk. Tek eksiğimiz savunmadan topla çıkarken, rakibe hediye ettiğimiz toplardı. İbrahim Üzülmez’in gördüğü sarı kartı bununla bağdaştırabiliriz. Gecenin iki flaş ismi Arda-Tuncay biri gol olan enfes enstantane sundular. Zaten filelerle buluşan topta Semih’e sadece dokunmak kalmıştı. İspanya yenik duruma düştükten sonra azgın Boğalar gibi saldırmaya başladı.
Enerjisinin tümünü bu bölümde sahaya yansıtan Millilerimiz, tecrübesini de devreye sokarak rakibine geçit vermedi. Nihat’ın devre biterken savunmadan çıkardığı top da, tam bir takım oyunu belgesiydi. Eğer o Nihat 48’de iyi vursa, takım arkadaşları Senna ve Cazorla ile kimbilir nasıl dalga geçerdi İspanya’ya dönüşte. Oyunu soğutma taktiğimiz tam rayına oturmuşken, karşılaşmanın en başarılı ismi Riley, penaltıyı verdi. Topun İbrahim Üzülmez’in eline çarpması kasıt mı içeriyor onu kestiremedik ama İspanya’nın iştahını kabarttı İngiliz hakem. Bir puana rıza göstermeyen Fatih hoca, Batuhan ile Sabri’yi itici güç olarak üç puana koşullandı ama karşındaki Avrupa şampiyonuydu. “Bir puan, bir puandır” Fenerbahçe’nin suskun golcüsü Guiza ocağımıza incir dikti. Riera’ya alda at dedi. Şimdi biz bakalım Bosna’ya. Onları Bosna’da yenmemiz kaçınılmaz oldu.