ABD’deki başkanlık kaosunda seçimin gayri resmi kaybedeni Donald Trump’ın, Joe Biden karşısında aldığı yenilgi için birçok gerekçe sıralanırken bunlardan birinin de sporcularla girdiği tartışmalar olduğu iddia ediliyor. Bu durumun seçimin sonucunu doğrudan etkilediği net olarak bilinmese de, oy değişimi yaşanan eyaletlerdeki hareketleri görmezden gelmek de imkansız.
Tüm dünyada olduğu gibi ABD’de spor ve siyasetin kamusal alanda birçok kesişim noktası olduğuna şahitiz. Siyasetçilerin ‘sporu siyasetten uzak tutmak gerek’ sözlerinin samimiyetsizliğini, her fırsatta spora müdahale ettiklerinde görmek mümkün. Donald Trump’ın 2016’da göreve gelmesiyle, ABD’de bu durum daha da ayyuka çıktı ve hiçbir dönemde olmadığı kadar spor ve siyaset iç içe geçti.
4 yıl önceki seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olan Donald Trump, Hilary Clinton’dan yaklaşık 3 milyon oy az almasına rağmen, Amerika’nın seçiciler heyeti metodu nedeniyle 289 delegeye ulaşınca başkanlık koltuğuna oturmayı başarmıştı. Üstelik göreve geldiği ilk günlerden itibaren, Amerika’nın son birleştirici arenası olan sporu kullanarak ayrıştırıcı dilini sürdüren Trump bunu ilk kez yapmıyordu.
Bir dönem boksör Mike Tyson’un danışmanlığını yapan Trump, 1988’de Michael Spinks’i 91 saniyede nakavt ettiği Atlantic City’deki kumarhanesinde gerçekleştirilen dövüşü finanse eden isimdi. Geçmişteki spor ve sporcularla olan karşılıklı çıkar ilişkisi, başkanlığının 9. ayında karşılıklı nefrete dönüştü.
NFL oyuncularından Colin Kaepernick ile başlayan sansasyonel tartışma sadece başlangıçtı. Çok geçmeden, NBA şampiyonu olan Golden State Warriors’un yıldızı Stephen Curry Beyaz Saray’a gitmeyeceğini açıkladıktan sonra, Trump da takıma yolladığı daveti gerçi çekti. Ardından LeBron James ile girdiği tartışmalardan sonra Beyaz Saray’a gitmeme durumu diğer takımlara da sirayet etti.
ABD Kadın Milli Futbol Takımı oyuncularının eşit ücret talebi sonrasında meydana gelen tartışmalarda ise, kaptan Megan Rapinoe ile laf dalaşına girdi. Bu yaz, Nascar’ın tek siyahi şoförü Bubba Wallace’ın garajında ilmik asılmasının ardından kendisine yöneltilen eleştirilere aynı umursamazlıkta cevap vererek saldırılarına devam etti.
GEORGE FLOYD VE SONRASI…
Resmileşmeyen sonuçlara göre de olsa, Trump bu seçimi kaybetti. Ancak ötekileştirme ve ayrıştırıcı odaklı kullandığı dil, her şeye rağmen milyonlarca oy aldığı gerçeğini değiştirmiyor. Corona virüsü salgını nedeniyle tüm dünyada hayatın durma noktasına geldiği günlerde, Minneapolis’te bir polis memurunun siyahi vatandaş George Floyd’u vahşice öldürmesi bütün gündemi değiştirdi. Ülke çapında çıkan olaylar karşısında ayrıştırıcı dilini değiştirmek yerine daha da sert ifadeler kullanan Trump’a en büyük tepki spor dünyasından geldi. Kaepernick’in diz çökerek gösterdiği tepkiden bu yana, sporcuların dahil olduğu en büyük protestolar yaşandı.
LEBRON ÖNE ÇIKTI
Özellikle Los Angeles Lakers’ın yıldızı LeBron James’in önderliğinde, NBA’de maçlar durdurulurken, ABD’li oyuncu siyah seçmenleri bir araya getirmek için ‘Bir oydan daha fazlası’ isimli bir organizasyon oluşturdu. Bu organizasyon çok önemli sporcuları ve ünlüleri bir araya getirdi. NBA’in diğer yıldızlarından Stephen Curry ise, Demokrat Parti adayı Joe Biden’ı destekleyen bir videoda eşi Ayesha ve iki kızıyla birlikte görüntü verdi.
MICHAEL JORDAN BİLE SES ÇIKARDI
Oyunculuğu döneminde “Cumhuriyetçiler de spor ayakkabısı alıyor” diyerek politik olaylardan neden uzak durduğunu rezil bir açıklamayla savunan Michael Jordan bile sessizliğini bozdu. Efsane isim siyah seçmenlerin bastırılmasına karşı savaşmak için, ırklar arası eşitlik ve sosyal adalet için savaşan gruplara 10 yıl içinde 100 milyon Dolar bağışlayacağını duyurdu.
“Sistemli ırkçılığı değiştirmenin ana mücadele yollarından birinin sandıklarda olduğunu biliyoruz. Görmek istediğimiz değişikliği yaratmanın zaman alacağını biliyoruz, ancak siyah vatandaşların sesini duyurmak için hızla harekete geçmeye çalışıyoruz” -Michael Jordan
Joe Biden ise, seçimden önce Gettysburg’a düzenlediği mitingde, Jacob Blake’in öldürülmesinin ardından açıklama yapan Clippers koçu Doc Rivers’ın şu sözlerini sarfetti: “Bu ülkeyi sevmeye devam ediyoruz ve bu ülke bizi sevmiyor.”
KRİTİK EYALETLERDE DEĞİŞEN OYLAR
Trump’ın sporculara karşı tutumu nedeniyle seçimi kaybettiğini söylemek ve bunu hesaplamak imkansız. Ancak, değişimin parlama noktaları olan eyaletlerdeki ince farklılıkları görmezden gelmek de aynı derecede zor. Trump’ın yüzde 1 oy farktan az bir şekilde kaybettiği Wisconsin, futbol, tenis ve beyzbolda yüzlerce sporcunun dahil olduğu iki günlük spor grevine ilham olan, Ağustos ayında NBA’de play-off maçını boykot eden NBA takımı Milwaukee Bucks’un evi.
Ve seçimi kesin olarak Biden’ın kazandığını belirleyen Pensilvanya eyaleti, Şubat 2018’deki tarihi Super Bowl galibiyetinin ardından Beyaz Saray’dan reddedilen NFL takımlarından Philadelphia Eagles’ın olduğu yer.
Seçim sırasında takımın yıldızı Rodney Mcleod ve bazı takım arkadaşları, seçmen katılımını teşvik etmek ve insanları oy verme yerlerine yönlendirmek için şehirde çift katlı otobüsle dolaşarak insanlara çağrıda bulunmuştu. ABD tarihinin en yüksek katılımlı seçimini geride bıraktığımızı düşünürsek, bu hareketin etkisi olduğunu söylemek abartı sayılmaz.
DESTEKLEYEN SPORCULAR DA VARDI
Tüm bunlara rağmen Trump’ı destekleyen ve bağlılığını her fırsatta gösteren sporcular da vardı. ABD’li karma dövüşçü Colby Covington ve Jorge Masvidal başta olmak üzere, NFL takımlarından New England Patriots’un sahibi Robert Kraft, baş antrenör Bill Belichick ve kaptanı Tom Brady de Trump’ın büyük destekçileri arasında yer alan isimler.
Ancak halkın Salı günü sandık başına gittiği Amerika’da, 20’den fazla profesyonel spor takımı, oyuncularının ısrarıyla statlarını ve salonlarını oy merkezlerine dönüştürdü. Demokratların katılımını artırmak amacıyla yapılan bu çaba, katılımı azaltmaya çalışan Cumhuriyetçilerin tüm çabasına rağmen başarılı sonuçlanmış görülüyor.
Amerika Birleşik Devletleri’nde beyaz ırk ve üst sınıf tarafından marjinalize edilenlerin karşı karşıya kaldığı sorunlar, Trump gibi bir başkana rağmen tüm dünyanın gündemine oturmaya ve ifade hakkı bulmaya mahkumdu.
Ama sporculara karşı savaşı başlatan Trump, kendi yaktığı ateşte kül olarak Beyaz Saray’daki odasını boşaltmaya başladı bile…
Kazanan ise; LeBron, Rapinoe, Kaepernick ve niceleri oldu…