Sporda da başarı elbette işin doğası gereği ama Türk futbol izleyicisi sadece sonuç odaklıdır. Ne mi demek istiyorum? Mezarlıklar yerleri dolmayacak efsanelerle doludur diye bir söz vardır. Bakınız bugünkü halimize...Beşiktaş'ta şampiyonluklar varken Fikret Orman'ın havasından geçilmiyordu. İki sene üst üste ipi göğüsledi, şampiyonlukların mimarı teknik direktör Şenol Güneş'e bile posta koydu, transferleri ona sormadan yaptı, tribünlere-Çarşıya- rağmen işler yapacak kadar kendine güveni tavan yaptı. Güneş gitti, Abdullah Avcı geldi, herşey tersine döndü. Alınan başarısız sonuçlar, "gectiğimiz sezon Fenerbahçe'nin durumuna mı düşeceğiz" korkusu, tribünlerin tepkisi derken 'kaçarcasına' kongre kararı ve aday bile olmaya cesaret edemedi. Fikret başkan kendisinin heykelini dikileceğinin hayallerini kurarken, "yuhlanarak gitme" ve "ibra olamama" korkusu yaşıyor.
Fenerbahçe'de durum nasıl? Aziz Yıldırım efsanesini yıkarak gelen Ali Koç, sadece Fenerbahçe'nin değil, Türk futbolunun kurtarıcısı olarak lanse ediliyordu. Genç ve gelecek vadeden yıldızlar, uzun vadeli planlar, Porto, Benfica gibi takımların alt yapısıyla yarışacak bir alt yapı, istikrarlı başarı vaadleriyle gelen koç herkesi büyülemişti. ancak geçtiğimiz sezon küme düşmekten kurtulunca büyük sevinç yaşayan camia, bu sene Avrupa'nın yaşlı futbolcularından oluşturduğu yeni takımla en azından düşme tehlikesi yaşamayacağı güvencesi yaşıyor. Hatta bazı taraftarlar, Aziz Başkan döneminde hemen her sene yaşanan 'şampiyonluk yarışına' ortak olma hayali bile kuruyor. İşte bu durum Ali Koç'un bütün karizmasını yerle bir etmeye başladı. Tribünlerde tepkiler başladı. Gündemi sağa sola laf atarak değiştirmeye çalışması ve sürekli ekonomideki darboğazdan bahsetmesi de Fikret Orman'la aynı kaderi yaşayacak gibi hissettiriyor.
Galatasaray'da durum nasıl derseniz 'yok birinin diğerinden farkı' derim. A Milli Takımdan kovulduktan sonra 'gideceği tek limana' sığınan Fatih Terim arka arkaya şampiyonluklar da yaşadı, yapacağını yaptı. Ekonomik anlamda 'batmanın eşiğinde dolaşan' sarı-kırmızılı ekibe devler ligi gelirleriyle nefes aldırdı. Ancak bu sene beklenen başarılı sonuçlar gelmeyince hemen dedikodular başladı. Başkan olmadan kimsenin tanımadığı Mustafa Cengiz bile, sayesinde 'şampiyonluklar yaşatan başkan' ünvanını aldığı Terim'e posta koymaktan geri durmadı. Fatih Terim de başkan falan dinlemedi, gereken laf sokmalarını yaptı. Aynı Terim, karizmasının zirvesindeyken de başarısız sonuçların ardından takımdan ayrılmıştı.
Türk futbolunda herkes huzursuz. Çünkü Avrupa'da boyumuzun ölçüsünü alıp alıp duruyoruz. Kimse kusura balmasın! Kötü futbol, kötü oyuncular, kötü hocalar, kötü yönetimler derken insanlar futboldan soğudu. Hem başarısız oluyorsunuz, hem çok para kazanıyorsunuz, hem de huzur istiyorsunuz. Utanma duygunuz da yok ki, ne diyeyim, siz de haklısınız!