Yaklaşık bir haftadır derbiyi izliyoruz. Fikret Orman'ın açıklamaları ile başlayan, Aziz Yıldırım'ın cevap vermesiyle devam eden derbi, Pazar gecesi Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Fenerbahçe'nin 2-0 üstünlüğü ile sona erdi. Gerginleşen ortamın Beşiktaş'a yaramadığı bir kez daha görüldü. Gergin olan ortamda hep eleştirilen İsmail Kartal'ın futbolcularını motive ettiği ve Bilic'in bu durumda başarısız olduğu maçın sonucuna yansıdı. Türkiye kariyerinde kırmızı kart görmeyen Olcay, atıldı. Koridorlarda yaşananlar, küfürleşmeler, maç sonrası açıklamalar, futbolumuzda neden trbünlerin boş kaldığını bir kez daha gösterdi.
Topun saha içinde kaldığı dakikaları değerlendirirsek; Bilic'in bu konuda da karnesi zayıf. Rakibin en güçlü olduğu bölge olan sol kanat karşısında daha önce denenmiş ancak başarısız olmuş bir dizilişle sahaya çıkardı takımını. Arkada Necip, önde Kerim Frei, Beşiktaş için ''intihar'' demekti ve nitekim öyle oldu. Fenerbahçe daha 3. dakikada kesti cezayı. Necip, zaten o gol sonrası bitti ve Beşiktaş 10 kişi oynamaya başladı. Olcay'ın kırmızı kartı da Beşiktaş'ın ipini çekti. Sonrasında zaten kafa olarak derbiye iyi hazırlayamadığı oyuncuları istediklerini bir türlü yapamadı.
Fenerbahçe ise erken bulduğu golün ve rakibin 10 kişi kalmasıyla oldukça rahatladı. Ama buna rağmen bir 'Ersun Yanal'ın takımı' görüntüsünden çok uzaktaydılar. Geçtiğimiz sene 3-3 biten ve Fenerbahçe'nin 10 kişi kaldığı maçı gözümüzde canlandırdığımızda, sarı lacivertli takımın o temposundan çok şey kaybettiği ortada. Sürekli topu saha içinde tutmaya çalışan bir Fenerbahçe'den, sürekli zaman geçirmeye dönen bir Fenerbahçe, derbiden galip ayrılsa da ilerisi için yine umut vermedi.
Maçın hakemi Bülent Yıldırım'a gelirsek; Bu ülkede zaten herkes onlar hakkında konuşuyor. Ancak konuşulmasının sebebi de kendileri. Hadi diyelim verdiğiniz kararlar maçtan maça farklılık gösteriyor ancak saha içinde pozisyonları eşit yorumlamak zorundasınız. Olcay'ın iki sarı kartı da haklı diyelim. Fakat aynı pozisyonlarda Alper için kartını cebinde tutan bir Bülent Yıldırım vardı sahada. Emre'nin küfürü duyulmamış olabilir diyelim. Ama, Beşiktaşlı futbolcu Oğuzhan yanına geldiğinde ''git başımdan'', Fenerbahçeli Emre geldiğinde ise, ''Emrecim'' derseniz iyi niyetinize ve tarafsızlığınızı saha içine ve dışındakilere inandıramazsınız.
Sonuç olarak ligimizde; Hocası geçen hafta protesto edildiği için gözyaşı döken, taraftarının bile futbolunu beğenmediği Fenerbahçe lider, futbolu herkes tarafından ''ağır'' diye eleştirilen, iki maç üst üste 4 gol yiyen, taraftarı tarafından ıslıklanan, başkanı değişen takım ikinci, taraflı-tarafsız futbolu herkes tarafından beğenilen, Tottenham'a kök söktüren, Partizan'a 4 atan Beşiktaş, üstelik 'Süleyman Seba sezonunda hakemler tarafından şampiyon yapılmak(!)' istenmesine rağmen 4. sırada. Sahi tribünler neden dolmuyor bu ülkede?