Brezilya'ya kök söktüren, yarı finalde yine Sambacılara elenen Türkiye, "niye 3. oldu da şampiyon olamadı" diye eleştirilmişti. 'Karizması yok' diyen spor basınının saçma sapan eleştirileri millilerimizi birbirine kenetlemiş, üçüncülük maçında Güney Kore'yi yenerek bronz madalyayı ülkemize getirmişlerdi. Ancak bu başarı, "tükürdüğünü yalamamak için karaktersizliğin kitabını yazan' spor basınının bitmek tükenmek bilmeyen baskıları sonrasında 2004'te Güneş'in istifa etmesine engel olamadı. Sonrasını hepimiz biliyoruz. Önce Trabzon, sonra Güney Kore, ardından yine Trabzon, peşinden Bursaspor ve son olarak Beşiktaş. Yaşanan 2 şampiyonluk ve şimdi yine Milli Takım. Her ne kadar kendisini bu göreve kapalı kapılar ardında yapılan özel görüşmelerle aldırdıysa da, Fatih Terim'in gönderilmesinden sonra 4 maç için davet edildiğinde "kariyer" planlaması yapıp milli görevi reddetse de...sonuçta 'mesele vatansa gerisi tefarruattır' demiş Atam. Grupta bizi lider yapan, en azından ilk ikiye girerek finallere katılma şansını ve umudunu tüm Türkiye'ye yaşatan, kadrosundaki genç futbolcularla geleceğe daha çok umutlu bakmamızı sağlayan, yeniden milli takıma olan ilgiyi coşturan Şenol hoca'nın dönüşü kendine yakıştığı gibi oldu. Hayallerimiz çok, hedeflerimiz büyük, bizi mutlu etmekte işin çok zor hocam!