Jan Olde Riekerink döneminde Galatasaray'da hoca ile futbolcular arasında bir köprü yoktu. Orhan Atik kendi döneminde, "patron benim, Riekerink sadece göstermelik" havasındaydı. Ayhan Akman ise "derdinizi bana değil hocaya anlatın" diyordu. Tudor'un yardımcısı Hari Vukas ise gelir gelmez futbolcular ile köprü görevini üstlendi. Sorunu veya problemi olan bir oyuncu Tudor'dan önce Vukas'ın kapısını çalıyor, derdini anlatıyor. Riekerink döneminde olduğu gibi çat kapı Tudor'un odasına dalıp ağzına geleni söyleme dönemi sona erdi.
Tudor'un sıkıntısı Bilic'in sıkıntısıyla aynı
Igor Tudor ile Galatasaray'ın organ nakli tuttu. Futbolcuların Hırvat teknik adamla herhangi bir problemi yok. Fakat ilginç bir sorun ortaya çıktı. Ana dili Hırvatça olmasına, mükemmel derecede İtalyanca bilmesine rağmen Tudor inatla herkesle İngilizce anlaşmaya çalışıyor. Bu da zaman zaman ortaya kavram kargaşası çıkmasına neden oluyor. İngilizcesi yeterli olmayan Tudor bazı zamanlar ne dediğini doğru şekilde anlatamıyor. Yönetim bu nedenle Tudor'a ya Hırvatça ya da İtalyanca bilen bir tercüman tayin etmenin derdinde. Beşiktaş'ta Slaven Bilic de aynu şekilde İngilizce üzerinde diretmiş ve pek çok zaman dil konusunda sıkıntılar yaşanmıştı.