Özellikle 30. dakikadan sonra, oyun her geçen dakika bize döndü. Yukarıda bahsettiğimiz aksaklıkların temelinde ise, Avcı'nın 2.5 ay boyunca inat ettiği sistemden mütevellit, oyuncuların bildiklerini de unutmaları yatıyordu. Futbolun matematiğine, dolayısıyla sistem bilgisine sahip olmayanlar, bu türlü verimsiz süreçlerde sürekli oyuncular üzerinden değerlendirmelerde bulunup, topun ağzına hep oyuncuları atarlar. Zira oyunu anlamaktansa, direkt oyuncuya "giydirmek" kolay geliyor. Oysa oyuncuyu vezir de eden rezil de eden sistemin ta kendisidir. Bunun örnekleri başlı başına bir yazı konusu olur, milli arada fırsat bulursak bu konu hakkında yazmaya çalışırız.
Beşiktaş pazar günü itibariyle doğru dizilişi buldu. Ama bu sadece doğruya giden ilk adım...
Mevkilerin ve oyuncuların pozisyon ve hareket alanlarının da ivedilikle revize edilmesi lâzım.
Gelin tek tek ele alalım.
Ljajic: Nihayet 10 numaralı oynadık ve Ljajic kendi mevkiinde oynadı. Tüm bildiklerini unutmuş gibiydi. Hatırlaması birazcık zaman alacak. Zira 2.5 aydır top rakipteyken adam kovalıyor, top bizdeyken de oyun kurup, topla muhattap olmak yerine rakip defansın arkasına koşu yapmaya zorlanıyordu.
Savunma Tandemi: İki tane yaslanarak oynamaya alışmış toparlayıcı stoper, ısrarla önde ve tek çizgi hâlinde oynatılıyor. Bu da beklenmedik ve oyuncuların kalitelerine yakışmayacak hatalara yol açıyor.
İdeal stoper eşleşmesi, bizim şampiyon olduğumuz sezonlarda olduğu gibi, bir toparlayıcı stopere, önde basan bir agresif stoperin eşlik etmesi şeklinde olmalıdır. Bu konunun maalesef transfer döneminden önce kesin bir çözümü yok. Mümkün olduğunca, stoperleri orta çizgiye çıkartmadan, ön liberoyu da atak sırasında on numaranın yanına yollamak yerine, pozisyonunu koruyarak oynatarak, bu probleme pansuman yapılabilir.
Santrfor: Bir tane santrforumuz var, o da yeni iyileşti! Bununla birlikte, geçen sezonun ikinci yarısında, Güneş'in pas oyununda pivot santrfor gibi arkası dönük ve sürekli 2. bölgede oyunun içine girerek oynayan Burak, bu yıl rakip savunma arkasına koşu yapmaya zorlanıyor. Bu da net bir şekilde set oyununun aksamasına yol açıyor.
Ön Libero: Bu mevkiideki oyuncu, orta çizgiye çıkartılan stoperlerin de itmesiyle, sürekli rakip savunma arasında kalıp, top kayıpları yapabiliyor. Bu kayıplar da kalemizde büyük tehlikeler yaşamamıza neden oluyor. Mevkiisini koruyarak oynatmak, ribaundları almasına neden olup baskın atak yenmesine engel olacaktır.
Bekler: Son iki maçta uygulanmasa da, hazırlık maçlarından bu yana, oyunun kurulma aşamasında; soldan kuruluyorsa sağ bek, sağdan kuruluyorsa sol bek sürekli orta yuvarlakta konumlanmaya zorlanıyordu. Kaptırılan neredeyse her topta, rakip, bizim savunmanın boşta kalan kanadına ters toplarla yüklenip işi bitiriyordu. Beklerin klasik oyunlarına dönmeleri işleyişi bir kat daha toparlayacaktır.
"Bu kadar bireysel hata nasıl oluyor anlamıyorum" diyor ya sayın hocamız; işte yukarıdaki nedenlerden oluyor hocam!
Sonuç: Bu saatten sonra yapılması gereken, 4-2-3-1 dizilişini koruyarak, mevkii konumlarını ve hareket alanlarını revize edip, kulağı tersten göstermeyi bırakmaktır. Millî arada hoca bunu başarabilirse ard arda galibiyetlerle hava değişebilir. Yok doğru bildiği yanlışlarda ısrar etmeye kalkarsa, 20 ekimde yeni yönetim gelir, bir hafta sonra hoca gider. Sorgulamış gibi oldum. Affola...
Ari BARUTOĞLU