Geçen birine geçmişe dönük bi şey söyleme imkanınız olsa kime söylerdiniz, diye bi tweete cevap vermiş; “Ekpe iki adım geride dur” yazmış. Bak çocuğu olacak bu adamın. Babasıyla kesilmemiş hesabı vardır belki, ya da çocukluk arkadaşıyla ne bileyim. Ekpe’yi iki adım geriye götürüyor bütün o 30 bilmem kaç yıllık geçmişte. O ribaundu alsın, o kupa gelsin diye. Onun adına konuşmayayım ama derdi de hiç bi zaman kupa olmamıştır ha bilesiniz. O takımı sevinirken görmek. Bütün mesele bu. Hak ettiğini alırken o sevince tanıklık etmek. Çocuklarına ben bu takımı izledim be, diyebilmek. Kendi adına en fazlası bu.
Böyle acayip bi ruh hali yapıştı işte herkesin üzerine. Aylardır sürekli o ribaundu almaya çalışmanın hüznü, bu seneye direk final fourdan başlıyormuş kafasının rahatlığı. İkisinin arasında şizofren olduk. Üzerine bir de en kritik oyuncular arka arkaya en kritik geçiş dönemlerinde sakatlandı. Malum kenardan çok fazla katkı alabilen bir takım değiliz. Euroleague’in anahtar oyuncuları en uzun sakat kalan takımıyız resmi istatistiğe göre. Olmadı işte bir şekilde.
Bak buraya kadar hiç Obradoviç demedim. Tuttum kendimi. Gerçi Ulaş deyince Obradoviç demiş gibi hissediyorum ya neyse. Evet belki koç da hatalar yaptı. Aynı takımla yola devam etmenin handikaplarını aşamadı belki. Diğer takımlar oyun planlarına çözümler üretirken tıkandı kimi zaman. Daha iyi bir kenar katkısını gerek isim değişikliğiyle gerekse var olanı ileri taşıyarak yapabilirdi belki, çok anlamam. Ama deniyor işte.
Hep deniyor, hep çabalıyor. En kritik adamlar sakatlanıyor hiç ağlamıyor, çözüm arıyor, malzemeye farklı şekiller vermeye çalışıyor. Melih’i kattı rotasyona, Nunnally hafta sonu ilk kez böyle bağıra bağıra lider oldu. Hala da uğraşıyor, hala yeni setler arıyor.
İlk 4’ü beğenmezken 7’inci sıradayız şimdi. Ama onu Obradoviç yapan realite tam da burada başlıyor. Hiç kimse Fenerbahçe için kimle eşleşirse eşleşsin saha avantajı olsun olmasın, bu iş bitti diyemez. Çünkü Obradoviç’in olduğu yerde umut bitmez. Belki CSKA ile belki Olympiacos ile eşleşecek. Belki Pana belki Baskonia. Saha avantajı da olmayacak. Takımını o tura tam kadro götürebilirse yine o şapkadan neler çıkacak göreceğiz. Bir kısmınızın bu sene o sene değil, dediğini duyar gibiyim. Olabilir. Ama bu Obradoviç o Obradoviç. Asla pes etmez. Çocuklarımıza anlatacak en güzel yanı budur. Aslolan o mücadeleyi sonuna kadar göstermektir. Orada olmaktır.
Kendi mesleğimde 22 yılı geride bıraktım. Bu işin piri filan da değilim. Sıradan bi haberciyim. Yüzlerce stajyerle çalıştım. Hepsine aynı şeyi söyledim. İyi yazamayabilirsin, ama iyi araştırmalısın. Merak etmelisin. Çok okumalı, çok yazmalısın. Çünkü kendine saygı bunu gerektir. Herkesi boşver, sen yaptığın şeyden memnun ol. Aslolan bu.
Şimdi yılın en önemli bir buçuk ayındayız.
Bu adama ve bu takıma inanın. Evrene şöyle mesaj gönderin filan demeyeceğim. Uzaylılar yiyor o mesajları. Ama tüm kalbinizle yanında olun bu takımın. Obradoviç’i Obradoviç yapan iki şey var: Biri bilimsel çalışması iki meslek ahlakı. Şimdi o bir yandan taktik, bir yandan motivasyon olarak takımını o maçlara hazırlıyor. Hepimiz biliyoruz ki, maç sonu tabelada ne yazarsa yazsın, takım sonuna kadar mücadele etmiş olacak. Olmadı mı, seneye yine deneyecek.
Bogdan, Gigi, Bobby, Ekpe ve diğerleri… Bu adamlar pes etmez. Bekleyin görün…
Son bir not da, bizim futbol takımı başarısız olduğu için basketbol sevdiğimizi düşünen arkadaşlara. Bugün artık Spor Sergi’nin yerinde bambaşka bir yapı var. Ama sen bi git dolaş yine de oralarda. Sesler hala yankılanıyordur. Dinle, feyz alırsın…